KIRKISRAK KÖYÜ WEB SİTESİHUN BA XER HATUN

GENCKIRKISRAK

TARIHIMIZ

Ali Haydar ÜLGER Eğitimci - Yazar

KIRKISRAK TARİHİ ÜZERİNE.

Kırkısrak’a yerleşilmeden önce Binboğa Dağları; verimli otlakları, ilikleri donduran suları, ormanlık alanları ile olabildiğince geniş bir coğrafyadır. Dereler, yamaçlar, doğanın tamamı karamuk, kuşburnu,badem,alıç, melem ağacı, yabani kiraz, ahlat(dağ armudu),ayı ekmeği,meşe,tespih ağacı,yaban eriği,çam,ardıç ve diken ardıçlarıyla örtülüydü. Maraş-Pazarcık Cerid Aşireti Hacıbebekler’den Kadirağaoğlu Kırkısrak platosuyla henüz tanışmamış, özgürce dolaşan sürülerle boğalar, bir sevgili değin soylu, nazlı ve çalımlı kısraklar özelliklerini yitirmemiş, Kırkısrak’taki efsanevi yontu konumuna gelmemişti. Öykülenin biçimiyle, Kırkısrak efsanesini aktaracak olursak; değinilen zaman diliminde Semer Dağı (Kır) eteklerinde, Beysekisi’ne konuşlanan Bey’in kısrağı her gün Çandır Dağı eteklerine yayılıma gider. Her akşam, Bey seslendiğinde kısrak kendiliğinden çadıra döner. Günlerden bir akşam bir çok kez seslenmesine karşın kısrağının
dönmediğini gören Bey , bedduada (kötü dua) bulunur. “Kır at yerinde taş olasın” der. Efsane bu ya, kır at tayı ile birlikte bulundukları yerde taş kesilirler. Kısaca öykülenim şekli böyle olan “Kırkısrak” adı, Büyük Köy (Dihe Gır) , Bodo ve Haskut’un (Hasan Yavuz-Hasan Uzun) evlerinden bir kilometre kadar yukarıda Çandır Dağı etekleri Kırkısrak yontusunun bulunduğu
alandır. Moğollar’ın baskıları, ele geçirilen yerlerin acımasızca yağmalanması, Azerbaycan ve Eran mıntıkalarının ele geçmesiyle üçüncü ve en büyük göç dalgası ile Türkmenler, Kürt Aleviler, Kuzey Anadolu’daki halklar, Selçuklular’ın baskısı ve Moğollar’ın işgalleri ile gruplar halinde, yüksek yerlere akın akın gelerek yerleşmek zorunda kalırlar. Selçuklular; göç eden bu halkları birbirleriyle bağlantı kurmasınlar ve devlete karşı birleşmesinler diye Anadolu’nun çeşitli yerlerine küçük birimler halinde yerleştirmeye çalışır.

13.yüzyılın başında Moğollar’ın önünden kaçanlar Erzincan, Dersim, Akçadağ, Maraş gibi yerlere sığınan aşiretler; sırayla Moğollar, İlhanlılar, Osmanlılar tarafından yapılan sayısız zülümler , öldürmeler sonucu bu nedenle ıssız dağlara sığındıkları bir gerçektir.

Osmanlı döneminde de Timurlenk’in yağma ve öldürmelerinde Doğu Kızılbaşları yeniden dağlara; Dersim, Tercan, Refahiye, Boğazlıyan, Koçgiri, Sivas (Hafik- Kangal-Zara) Malatya’nın batısında Akçadağ, Gürün ve Binboğa Dağları’na değin dağılırlar.
Tarihsel belgeler ile Akçadağ-Kürecik yöresi insanlarının sözel anlatımları ile 1243’te Moğollar’ın, 1401’de Timurlenk’in, 1514’te Yavuz Sultan Selim’in baskı ve toplu öldürmelerinden kaçanlar bölükler halinde Akçadağ-Kürecik kırsalına gelip sığındıkları bilinmektedir.
Dr.Nuri Dersimi; “Akçadağ’ın batısına yerleşenler kendilerinin Dersim’den ve Erzincan’dan ayrılma olduklarını öne sürerler. Gelenekleri Dersim ile aynıdır. Bunlar yirmi beş oymak olup en ünlüleri Harunan, Bekran, Balan kabileleridir. Kürtçe’nin Kurmanc lehçesi ile konuşurlar.
İşte dağlarla ova arasında gelip giden Kırkısrak kökeninin dayandığı Akçadağ- Kürecik- Harunuşağı alevi aşiretidir. Bu aşiretin bir kısmı Kemaliye, Ağın üzerinden Baskil’e yönelmiştir. Baskil’deki Şeyh Hasan (Tabanbükü-Şıhıs) aynı  aşirettendir. Bu aşiret 13.yy başlarında yaylak olarak; Maraş, Malatya, Kayseri ve Binboğa Dağlarını kullanırlar. Kışın Halep-Hatay-İslahiye bölgesinde kışlarlar.
Akçadağ bölgesindeki diğer alevi yerleşkelerinin tamamı Fırka-i Islahiye’nin kurulmasıyla dağlık alanlara çekilerek; Kepez, Aksüt (Tepkin), Bekiruşağı, Bilamuşağı (Çakalpınar), Çevirme, Darıca, Demirciler, Körsüleyman, Balhacı (Dutlu), Şemsik (Güneşli), Kelan, HARUNUŞAĞI, Kahyalı (Keğan), Amuklu (Taşevler), Tataruşağı, Kubatuşağı köylerini oluştururlar.
1811’de yayık tokmaklarıyla öldürülen Veliyeddin Paşa olayı yaşanır. Refik Koraltan’ın anlatımlarıyla Kırkısraklılar’ın bölgeden ayrılmaları o tarihe denk gelir ki, kan davası olayları, Oğlan’ın (Lawuk) öldürülmesi, tarla paylaşımları göçe neden olan zayıf olasılıklardır.
Bu aşiretlerin bir bölümü Adana, Besni, Kırşehir bölgesine; Kangal-Kocakurt köyünde (Çuğraşi) Uzunlar’ın, Ceyhan-Kızıldere köyünde Kulutlar’ın, Besni- Santil’de Kalolar’ın, Şemsikler’in (Ateş, Karadağ,Çiftçi) ise çok geniş bir coğrafyada aşretlerinin olduğu bilinmektedir.
Harunuşağı, Hıniuşağı, Hıdıruşağı, Kaluşağı, Topalhasık aşiretlerinin dedeleri Kanlı Budak’tır. Kavgacı ve dik başlılığıyla bilinen aşiret önce Baskil’e sonra Akçadağ bölgesine yerleşirler. Kanlı Budak’ın bir oğlu Kol Mehmet daha sonra sunniliği (Hanefilik) kabul eder.
Körsüleyman’a göç eden Hıdır  şimdiki Bekiruşağı’na, bir söylentiye göre Baskil’den sonradan gelen Harun ise önce Kol köyüne, daha sonra Harunuşağı’na yerleşir. Bekir’in sunni asıllı olmasından dolayı (“Dünden Bu Güne Kırkısrak”adlı yapıtımda ayrıntılı açıklandı) yörede “Malé Baré Tırkan” (Türkler’in Tayfası) da denilir.
Kanlı Budak’ın diğer oğlu Hıni, Sultansuyu kıyısındaki köylerden ayrılarak Harunuşağı köyüne yerleşir. Hıni ve Gule’den beş çocuk dünyaya gelir. Bunlar; Karamici, Karahasan, Memık, Yusuf ve Pındıl’dır. Hıni’nin çocukları Kırkısrak’taki kabilelerin büyük çoğunluğunu oluştururlar.
Zamanla iki kardeş çocukları (Harun - Hıni) arasında yayla ve tarla paylaşımı sonucunda sürtüşmeler yaşanır. Başyurt (Wari Mezin) yaylasında “Oğlan”ın (Lawuk) öldürülmesinden sonra kısmi göçlerin yaşandığı bilinmektedir.
Osmanlı dönemindeki ağır vergiler, halkın eziyet ve baskı görmesi sonucu 1744, 1765, 1813, 1863 yıllarında çok sayıdaki ayaklanmalarda tümü kanlı bastırılmış, insanlar öldürülmüş evler yağmalanmış ve yakılmış, devamında göçler başlamıştır.
         Akçadağ Malatya’nın Arga kazasındadır.
         Daima hükümete isyan arkasındadır.
         Onlar ne vergi verir, ne askere giderdi.
         Jandarma- asker görse hemen isyan ederdi
     1813’te Kırkısraklılar’ın birinci göçünden sonra 1863’te ikinci göç dalgaları  yaşanır.
     Kırkısraklılar Binboğa Dağları’na yerleşmeden önce bu coğrafya Cerid Türkmenleri’nin konaklama ve yaylak yerleri idi.
     Rumi yıl 1210 (Miladi 1794) Harunuşağı’ndan Doğanşehir ilçesinin Polat köyüne, daha sonra Fındık köyüne (7-8 yıl),oradan Elbistan Küçük Yapalak köyüne yerleşen dedelerimiz, burada bir yıl kaldıktan sonra ertesi yıl Afşin’e bağlı Tanır bucağına ve Tanır’ın beş kilometre güneybatısında Maravuz (Dağlıca) yolu üzerindeki Kuruca Han’a yerleşirler. Tanır ve Kuruca Han’da kalan dedelerimizden bir bölümü, iki kış Maravuz’un güneyindeki Hurman (Rumman) Kalesi’nde konaklarlar. Bizanslılar döneminde krallara, prenslere konaklama yeri olan Hurman, bu kez Kırkısraklılar’a önemli bir konaklama yeri olmuştur.
     İnsanlar  gelir; Malatya  Akçadağ’dan, Harunuşağı’ndan,  Kürecik’ten  Elbistan’a, Yapalak’a, Tanır’a, Hurman Kalesi’ne,  Maravuz’a ve sonunda KIRKISRAK’a yerleşmiş olurlar.
      Hicri takvim 835-1300 ya da Miladi 1431-1882 yılarına ait 1100 adet  Tahrir Defteri ve Muhimme Defteri incelendiğinde  yalnızca Kürt Aleviler değil, Türkmenler ve yöreye gelen diğer aşiretler de bu sürgünlerden nasiplerini alırlar.
       Kırkısrak’a gelenler; dağları gibi sert görünümlü, buğday tenli, kaba bıyıklı, sırım gibi insanlar.Kaya gibi sert olan bu insanlar, meşe gibi sık dokulu,ardıç gibi koruyucu,badem gibi dost ve sevecen, Kırkısrak’ın eski doğası kadar güzel, Binboğa Dağları’nın havası değin temiz yürekli, hoşgörülü ve konuksever insanlar…
   *Serkizçayır’dan Kasımlar, Cennan, Mendan, Topal Haydarlar Hınili, Kırmızlar ve Özpolatlar Harunuşağılı’dır.
   *İncirli’den Rıziler  Bekiruşağılı, Çavıkgil  Kadiruşağılı  diğerleri  Harunuşağılı’dır.  
   *Kamalak köyünün tamamı (Kamalak, Ünsal,Hayırlı) Harunuşağılı’dır.
   *Kırkısrak’tan;Karrolar Karranlı (Ekiciler),Virikler Kehelanlı ve Kepezuşağılı’dır. Çağolar; Karrolar ve Viriklerle aynı dönemde göç ederler.
   *Demirciler; Hesinkarlı’dır. (Bu günkü adı Demirciler.)
   *Babürler (Ağıkan ); Akçadağ’a bağlı Kahyalı, Alxıkan (Alğıkan ) ile aynı aşirettendir.
   *Elmaslar (Vakkaslar), Usta (Tuluklar), Korkmazlar, Öksüzler, Bekiri aşiretindendir.
   *Balcılar; Tunceli- Hozat’tan Süleyman-ı aşiretinden oldukları ve bu aşiretlerden Axuçan, Tıtenıkan aşiretleri Kurmanci konuşmaktadırlar.
   *Keleşler, sunni asıllı olup Maravuz kasabasından, oraya da Akçadağ’dan geldikleri bilinir.
   *Ateşler (Melıkler), Çiftçiler (Bayrıklar), Karadağlar (Kosolar) Şemsikan  aşiretinden olup bu aşiret coğrafi olarak geniş bir alana dağılmıştır.
   *Seller (Kolliler); Akçadağ’ın Kol köyünden  geldikleri ve  Aleviliği  sonradan  benimsemişlerdir.
     Kırkısraklılar’ın gelişleri (Karamici-Karahasan) kabileleri dışında, birinci göçten sonra Kürecik’e bağlı diğer köylerden 40-50 yıl içerisinde gruplar halinde Bekiruşağı, Kepez, Şemsık, Kelan, Karran, Çevirme, Alğıkan, Dutlu, Kol, Dümüklü  köylerinden  aralıklarla akın akın ikinci ve üçüncü göçler gerçekleşir. Zamanla bu kabileler dedelerinin adlarıyla ya da ikinci göbekten büyüklerinin ad ya da lakaplarıyla söylenir ve anılırlar. Bu kabileler :
       Ruttukan, Çalıkan, Mıstan, Pındılan, Curan, Kubucuğan, Çaparan, Çelan, Ağıkan, Kındıkan, Kossukan, Ğerelanan, Karran, Bayrıkan, Vıringan, Çağıkan, Karrıkan, Tullukan, Nermıkan, Kosan, Kıttian, Kalan, Memıkan, Kavian, Kulutan, Kullozian, Şahinan, Mıllıkan, Gulukan, Çırçinan, Kuşan, Kotanan, Gudişan, Siriğan, Tolan, Sılemanan, Koman, Kılacığan, Bodıkan, Melıkan, Kapazian, Kollian, Çelcan, Köralian, Mamudan, Karimanan…
        Miladi 1794 yılında Akçadağ- Harunuşağı köyünden başlayan göç onca zorluk, sıkıntı, aşama ve geçiş döneminden sonra bugünkü bölgeyi (Kırkısrak) yurt edinirler. İlk gelenler Büyük Köy (Dihe Gır), Kale mıntıkasında dam, haydan ya da kıl çadırlar kurarak yerleşirler.
       Bölgede asıl egemenliğini sürdüren ve sahiplenen Cerid Aşireti Hacıbebekler’den Kadir Ağaoğlu bölgeye yeni gelen insanlarla iyi ilişkiler içinde olmaya çalışır. Ortak olmaları ve vergilerini vermeleri temelinde toprakları ekip biçerler. Ayakları yere sağlam basan Kırkısraklılar, 1840’lı yıllarda vergi ve ortaklık payını vermeme, 1865’li yıllarda ise gösterdikleri tepki ve karşı koymalarla yöreye sahiplenmenin temelini atmış olurlar.
       1866-1867 yıllarında 80 tosun, 400 koyun bedel ödeyerek Kırkısrak coğrafyasını satın alırlar. O dönemde Kırkısrak Aziziye’ye, Aziziye’de Sivas’a bağlı olduğundan Abo Memet, Deve ve Kalo Sivas’a giderek yaşadıkları bölgeyi kayda geçirip sahiplenirler.
      1794 yılında Malatya’dan başlayan göç uzun bir zaman diliminden sonra, 30 yıl içersinde göçebe yaşamının son bulmasıyla 1816-1820 yıları arasında Kırkısraklılar ancak yerleşik yaşama geçebilirler.
     21.yüzyılda; dünya geneline dağılan  Kırkısraklılar, geçmişten gelen özellikleri, özgün kültürleri ve yaşam biçimleriyle, Kırkısraklı olma bilinci ve tutkusuyla, yaşamlarını sürdükleri değişik ülke coğrafyalarında, baba yurtları Kırkısrak’ın her gün özlemini duydukları bir gerçektir. Saygı ve sevgilerimle…

Bugün 1 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol